10 Ekim 2010 Pazar

kapana kısılmak

malum, fukara adam hasta olursa nereye gider? devlet hastanesine!
bunu fukara ayağına yatıp okuyucularının duygusunu sömürmeye gayret eden uyanık yazar minvalinde diyorsam namerdim (hani desem ne olacak? aa buldum, hesap numaramı yazayım, acıyıp para göndermeye kalkan olur belki...). kabul etmek lazım devlet hastaneleri traji komik durumların tavan yaptığı ayrı bir harikalar diyarı. hani hasta doktor muhabbetlerini geçtim, tuvaletine gitmek bile ayrı bir macera!
hem de nasıl macera! efenim izah edeyim: tuvalete girdim, iki kabin var, sıra sıra olmuş, kokular, hastane tuvaleti kabilinde enfes, böyle bir atmosfer içinde bekleşiyoruz. derken kabinlerden birinin hiç bir surette açılmadığı dikkatimizi çekti, bir iki defa kapıya vuruldu, içeriden gık yok. ben tam, "herhalde arızalı" dedim ki, diğer bekleşenlerden biri eğildi kapının altından baktı, "yok yahu var içeride biri" dedi. tekrar kapıyı tıklatıyoruz ama tık yok. ben yine saf kalpli vatandaş modunda, "hay allah, fenalaşmış olmasın" diyecek oluyorum, aynı uyanık vatandaş hanım abla, "yok yahu, dikiliyordu" diyor. "belli olmaz, ayakta da fenalaşmış olabilir, bence bir görevliyi çağıralım, kapıyı açsınlar" diyerek hala iyi niyetli vatandaş hallerindeyim. derken kapı aralanıyor ve bekleşenlerden sadece iki kişi kalmış olan uyanık hanım abla ile bendenizin şaşkın gözleri önünde bir erkek kafası çekinerek kapıdan bakıyor! biz "ha, hö" minvalinde gayette anlamlı sözcüklerle şaşalarken, "ya zaten yanlış girdim, bir de siz stres yaptınız" demez mi! bu kafa "aa kardeş, çık buradan" diyor hanım abla, bense, "ne olmuş yahu yanlış girdiysen, olabilir" demeye kalmadan, bizim de dış kapıya yöneldiğimizi görüp, bizden önce atlıyor, aralamış olduğumuz kapıyı kapayıp, bizim de çıkmamıza izin vermiyor, "durun rezil olacağım, açmayın" diyerek. neyse, sonunda dikkatlice araladı kapıyı, baktı koridor boş, sıvıştı da, biz de mis kokuların arasında nefes aldık...
hani devlet hastanesine düşen fukaradan beter, devlet hastanesi tuvaletine düşmüş fukara olacaktık ki, işte o zaman halim yaman olacaktı!