25 Ağustos 2016 Perşembe

evceğizim canceğzim; o ev senin değil, defol çık kiracıcığım!



ayol, sekiz yıl bir evde yaşadım, artık her sene bu ev senin, şu ev benim gezeceğim. ohhhhh ver elini gelsin denişik denişik evler. parayı da yolda buldum zira, taşıma şirketlerini zengin etmeye karar verdim. hele ki emlakçıların piyasası da kötü gidiyordu, sayemde kalkınacaklar alimallah.


heeeee, bahçesini anlatacaktım ya yeni evimin, maalesef onu artık inşallah yeni evimin bahçesi olarak dinlersiniz.
niye mi?
çoook sıkıldım da ondan.
böyle yazınca ben bile sevdim taşınıyor olmayı diyeceğim.
de... yok değil olmadı bu.
sanki mazaohistim de, kendime eziyet etmeyi seviyorum, yeniden topla her şeyi, zaman ve olmayan para kaybı üstüne cabası.
ay yok, böyle anlatınca da içime fenalıklar geldi.
baştan anlatayım efenim.

diğer kentlerde durum nedir bilemem, ama kentsel dönüşümün nimetlerini istanbul doyarcasına yaşıyor. koca kent, koca bir inşaat alanı. mütahhitler arı gibi vızır vızır işçi arılara minik minik kovanlar inşa ediyor. ne de olsa, evladiyelik dairlerine değer, bedavadan güzellik katacaklar. inşaat firmaları mülk sahibine her şeyi ödüyor, taşınma parası, kira... misssss
işçi olmayan zengin tayfası arılar da kiracısını sokağa atıp, dairesinin değerini bir buçuk katına çıkarma derdinde. eee haklı tabii, o kadar mal mülk edinmiş, bunların değerini arttırmak onun en doğal hakkı. sen eşekler gibi çalışıp bir daire alamazken, o babadan kalma dairlerine daire katmış, çok mu görüyorsun? dairesinde seni oturttuğuna şükret bre nankör!
şimdi çok sevgili ev sahibimin o kadar malı mülkü var mıdır bilemem, yoksa, inşallah olur. çünkü kendisine müteşekkirim. ne de olsa daha bir sene bile dolmadan beni evden attı. tebligat çeken o elleri dert görmesin.

kira sözleşmesini oğluyla yapmıştık. taşınalı daha bir ay olmamıştı ki, komşu bombayı patlattı: kentsel dönüşüme veriyorlarmış apartmanı!
geliniyle de pek kaynaşmıştım, köpek sahibi, çok şeker bir çift.hemen onu aradım. yoooook canım, en az üç dört yıl olmaz bir şey, rahat rahat oturun demişti.
derken baharda tekrar alevlendi bu söylentiler.
hani mal mülk sahibi pek değerli zatlar demiştim ya, apartmanda toplamda dört daireye sahip bir baba oğul var, özellikle oğlu, pek istekli kentsel dönüşüme. onun da kiracısı en az benim kadar, hatta galiba beni bile kıskandıracak kadar kendisine duacı.
ama benim ev sahibi olarak karşıma çıkan oğul ve gelin tarafından henüz endişe edilecek bir şeyin olmadığı yönünde rahatlatıcı sözleri geldi.
yaz başında, artık sözleşme imzalandı dendi. sinirden kirayı geciktirdim. bir gün geçince emlakçı aradı. evet, görüşmeler var, ama bu sene kesinlikle öyle bir durum söz konusu değil dendi.
ama mazohistim ya, ya da bariz şapşalım. inşallah dedim. inşallah bu kadar emek verdiğim bahçeden tam sefasını sürecekken bu kadar erken ayılmam gerekmez dedim.
derken, geçen ay mutlu haber geldi. o güzel haberi vermek için bizzat valide hanım aradı. belli ki, oğul ve gelinin böylesi güzel bir haberi verecek halleri yoktu. hani, gençler ya, güzel haberi yanlış verirler, mazallah sevincimden bayılırım filan. tabii akıllıca davranmışlar.
böylece o güne kadar tanışmadığım valide hanımla müşerref oldum.
üç dört ay daha oturabilirsiniz minvalinde bir şeyler söyleyince, hani üç dört seneydi bu, diyecek oldum. benim öyle bir sözden haberim yok, sizi iyi niyetle aramıştım. madem öyle, yasal yollardan hallediyoruz dedi.
bre densiz ben! bre, değer bilmez ben! kadıncağız iyi niyet gösterip, üç dört ay daha tanıyor, ben ise kendisinin haber bile olmadığı sözlü verilmiş bir taahhüdü hatırlatma cüretinde bulunuyorum. haddini bilmez ben! ah!
aferin valide hanıma! daha haftasına kalmadan, sözleşme bitiminde derhal dairemi boşaltın diyen tebligat ulaştı elime.
ev sahibi dediğin böyle dişli olacak canım! çok mutluyum çok.
allah kendisine inşallah daha gani gani daireler nasip eder!

offff, yalan oldu benim güzel bahçe...