kaç zamandır bineceğim, ama hep bir bahane yaratıp bir vesileyi bekleyip binmiyordum. yalnız bir kaç hafta evvel bahaneye de vesileye de yallah diyerek bindim. üstelik bir anda, gayet spontan buluverdim kendimi gökyüzünde.
reklam olmasın diye adını anmıyorum ama bu yakada yaşasın yaşamasın neyden bahsettiğimi çoktan anlamışsınızdır. hem reklam olsa ne yazar, koca istanbul'da başka rakibi yok ki!
uçuş vasıtamız her yere koca halatlarla bağlı olduğu için heyecan yapma olanağı olmadı, ama yaşadığım ortamı yatay düzlemden kurtulup dikey bir boyuttan görmek farklı bir tad oluşturdu. kendimi devasa cüsseli hantal bir kuş gibi hissettim ara ara. olduğu yerden başka yere kımıldayamayan tombul bir kuş!
o yüzden de kuş misali arabaların, hatta vapurların üzerine kondurasım gelmedi değil, ama diğer yolculara ayıp olacaktı. kaldı ki güvenlik amaçlı etrafımızın ağ ile kaplı olması popoyu aşağı sarkıtmayı da engelleyecekti. tüm bu engelleri aşıp aktivitemde başarılı olsam dahi popoyu sarkıtırken kendimi de popom ile birlikte aşağı salıvermem yüksek olasılık dahilinde olunca bu son derece masum isteğimden hemen vazgeçtim.
diğer yandan tüm halatları kesebilecek kesici bir aletin yanımda olmayışına feci halde yandım.
hani hazır kuş olmuşken, maceraya düşüvermek, alıp başını gitmek...
ah ah daldım yine hülyalara...