sabah beri canlı yayından neredeyse aralıksız aktarılan resimler herkesin zihnine yerleştirmiştir artık. insanın yüreği yüreği burkuluyor, midesine kramplar giriyor elbette.
tam da bu satırları yazmaya çalışırken, aniden ve sanki teselli etmek istercesine iki yunus peydah oluyor vapurun hemen yanında!!! bir anda sabah beri yüreğimi burkan haberleri bertaraf edip flaş haber olarak yerleşiyor kafama. neredeyse netbooku elimden fırlatıp fotoğraf makineme davranıyorum, bu kadar yakından yıllardır görmemiştim ne de olsa, ama serseriler uyanık, devasa bir yakınlıkta bir gösteriyor kendini biri, sonra dalıp gidiyor, belli ki balık sürüsünün peşinden derinlere. hiç olmazsa, bu vapurda onları fark etmiş bir kaç ölümlüye masum bir dünyanın hala var olabileceğini söylüyor sanki bu iki yunus.
resim çekemedim, ama düş görüme öyle bir resim yerleştirmeyi başardılar ki, savaş deklerasyonu yapılmışçasına yaşadığım o panik gitti. ama yine de cinsinin mutur olduğunu anladığım bu iki haylaz konuyu saptırmamalı.
sivil bir yardım örgütünün önderliğinde yol alan bu konvoyunun, hem de uluslararası sularda uğradığı bu saldırı anlaşılır bir şey değil. bu yazıyı yazarken gelen son haberler 16 kişinin öldüğü, elliye kadar da yaralının olduğuna dairdi. resmi makamlarca onaylanmış bir rakam olmasa da ürkütücü bir durum. israil bu yardımı onaylamış olmadığından, ve ablukayı delici bir eylem olarak gördüğünden provaktif olduğunu ve gemide hamas'a yardım götürüldüğü için saldırdığını söylüyor. bu sivil bir yardım kuruluşunun ve bir sürü farklı milletten insanların bulunduğu ve barış amaçlı yola çıktığı belli olan bir filoya saldırma gerekçesi olabilir mi?!!!
yazıyı vapurda bitiremedim, taksim'de olan eylemin sonuna yetiştim, ama eylemin kendisinden ziyade ardında bıraktığı çöp yığınını görünce, eylemlerin çevre kirliliğine katkısını düşünmeden edemedim. yetişemediğim galiba iyi olmuş. muhtemelen beni yadırgarlardı aralarında, ne de olsa daha çok, ya da sadece islami kesimin gövde gösterisiydi bu eylem.
diğer yandan israil'in, yardım gemileri yola çıkmadan çok önce, gelinmemesini, içeri alınmayacaklarını söylediğini anımsatmak bir şey getirir mi bilmiyorum, bu gerçeğin farkında olarak zaten yola çıkıldı. şimdi bazı kesimler, yapay kriz yaratılmak istendi spekülasyonlarını geciktirmeyeceklerdir. peki gerçekten spekülasyon mu? kriz kasten mi çıkarıldı?
kendi içinde yıllardır süregelen kürt meselesini çözmekten aciz bir ülkenin, darfur için ağzını açmaz, hatta katiline kucak açarken, gazze için aslan kesilmesini nasıl açıklamalı? insanlık yardımı nerede başlıyor? hangisini görmeli ya da görmezlikten gelmeli??
yok yok, ben yunusları düşlemek istiyorum...