meselenin neresinden başlasam bilemiyorum, her yanından fire veriyor.
ankara kulisi'nde onur öymen çok doğru olarak devlete yönelttiği bir soru vardı: israil'in 27 mayıs'ta mavi marmara'nın gelmemesini, izin vermeyeceklerini ve güç kullanacaklarını açıklamasına rağmen türk hükümeti'nin geminin limandan ayrılmasına neden izin verdiğidir. israil hükümetiyle hangi düzeyde bilgi alışverişi yapıldığı, 31 mayıs'a geçen süre içinde bile bile neden tehlikeli bir yolcuğuluğa, üstelik bir buçuk yaşında bir bebeğin de bulunduğu bu sivil girişime dur denmediği.
ihh mensuplarının ne amaçla o gemide demir sopalar bulundurduğunu düşünmek bile yeter. bunun için belki de 5 ocak'ta mısır kapısında oluşan çatışmayı hatırlamak da gerekli. yani ihh saldırganlığı üslup haline getirmiş gibi görünmekte.
bakınız, israil askerlerinin ilk iniş yaptığı anda ihh'cıların tekbir sesleri eşliğinde sopalarla saldırdığı filmlerde gün gibi aşikar. aynı anda beş gemi daha israil timleri tarafından ele geçiriliyor, peki orada neden saldırı yok?
elbette bu durum orantısız güç kullanıldığı gerçeğini ortadan kaldırmaz, ama ihh aktivistlerinin , daha askerler iner inmez saldırıya geçmeleri, tekbir getirerek ver yansın vurmalarını ben pek barışçıl bir kuruluşun girişimi olarak göremiyorum. amacını cihada çıkmışçasına gerçekleştirme çabasının olmadığını kim söyleyebilir?
diğer yandan, elbette, gazze üzerine dikkatleri çekmekte başarılı olduklarını, dünya kamuoyunda israil'e karşı nefret çıtasının yükselmesine katkı sağladıkları gerçek, ama gazze'nin ablukadan kurtarılmasını gerçekten sağlayabilecek mi bu? üstelik, salt yahudi olmalarıyla nedeniyle masum insanlara yapılan saldırıların hesabını kim verecek?
hemen ardından çıkan rachel corrie gibi gemilerin varlığı o anlamda umut veriyor. ama diğer yandan en başından israil'e direnmeyeceklerini bildirmişler ve askerler gemiye çıktıklarında direnmeksizin teslim olmuşlardır. tabii ki aleyhte konuşmak istendiğinde, israil'in gözü korktu, onun için bu sefer yaralı olmamasına dikkat etti diyenler olacaktır. o zaman hemen, mavi marmara ile aynı anda ele geçirilen diğer beş gemiyi anımsatırım.
orada ne olup bittiğine dair bizler ancak varsayımlarda bulunabiliriz. gerçek olan bir tek veri var, o da masum hedeflerle yola çıkmamış sivil bir insiyatifin saldırıya uğradığı, israil askerlerinin orantısız güç kullanıldığı, ve türkiye'nin bu olayda sorumluluğunu kabul etmeden kendisine savaş açılmış gbi davrandığı!
uluslararası alanda da bir yaptırım sağlayabilmiş değil türkiye, birleşmiş milletlere dahil tek bir ülkeden israil'i kınama bilgisi gelmedi. ancak şok olduklarını bildirmişlerdir ülkeler.
peki ne geçti elimize bütün bundan?
olan o dokuz kişin canına malolmakla kalacak ....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder