bugün, canıma kast etmiş bir insanı resmi olarak affettim.
daha evvel bahsetmiştim, dava açtım, açıldı diye. hani veteriner bey'in bana saldırısına dair olan dava.
bugün üçüncü duruşma yapılacaktı, ki ilk duruşmada olduğu gibi yine uzlaşma teklifiyle geldiler.
tasavvufla ilgilendiğimi söylemişimdir. bu düşünce doğrultusunda, zaten ben çoktan affetmiştim.islam inanışında yaratıcı güç en azılı suçluyu dahi affederken, ben kim oluyorum da kendimi bu gücün üzerinde görerek affetmeyeyim?!
tek düşüncem, yardımıma koşmuş olan bey hakkında açtıkları tehdit davasıydı, kamu davasına dönüştüğü için düşmeyebilirmiş. telefon ettim, uzlaşmayalım dedi.
şimdi bir tek ona karşı mahçubum. rızası yoktu, yine de uzlaştım.
sufi olma derdim yok, benim derdim gerçeği arayış, bunun için gidilebilecek tüm yolları arşınlamaya gayret ediyorum, düşünmeyi öğrendiğimden bu yana. bu ister sufizmle olur, ister zen ile olur, ister brahmanizmle, isterse de ışık yoluyla, hatta gerekirse ortaya karışık bir yol -ki tasavvuf çalıştığım bir arkadaşımın da tespitine göre, zaten öyle olmakta- hiç fark etmez, nasıl ulaştığımızın ne önemi var? netice itibariyle hepsi aynı yöne gitmeyi çabalamıyor mu?
ah lennon'un ruhu şad olsun, just imagine!
galiba bugünkü uzlaşma da bu yolda attığım mühim bir adım oldu, olacak.
biliyorum, bu veteriner beyi sevmeyen, o gün bana saldırısına şahit olmuş olanlar, ceza almasını istiyordu. alacaktı belki de. muhtemelen bütün bu insanlar bana çok kızacak. ya da hayal kırıklığına uğrayacak.
ama elimde değildi. yaptığında ne kadar haksız da olsa, kadına saldırının cezalandırılması en uygun yol olsa da, benim aracılığımla olmasın bu. çünkü ceza alarak bir insanın vicdan sahibi olması mümkün değil. cezanın bir eğitim aracı olduğuna hiç inanmadım. on üç yıllık eğitmenlik hayatım bunu bana daha kesin bir şekilde öğretti.
öyle olsaydı zaten, benzer bir olaydan daha evvel ceza almış biri, tekrar saldırmazdı.
sadece diliyorum, bugün özür dilerken samimi olması, ve bir daha kendisinden güçsüz birine saldırmaması.
ama samimi değilse, yine kendi bileceği. hiç kimsenin vicdanıyla kendisi arasına girilmez. tanrısıyla arasına girilemeyeceği gibi.
benim sorunum şimdi yardımıma koşmuş olan beye karşı mahçubiyetim.
ama o da, telefon edip haberi verdiğimde, hayırlısı olsun demekle yetindi.
yaşamın başlı başına tesadüfe dayandığını düşünenler bu dediğime gülüp geçeceklerdir. geçsinler.
ama akşam dönerken, doğru mu yaptım diye kendimi sorgularken, ve kendi tanrıma acabalarla seslenirken, bir tekne geçti kıyıdan, üzerinde "my angel" yazıyordu.
varsın, tesadüf olsun bu da. evrene, tanrıma bu tesadüf için teşekkür ederim.
büyüyor muyum neyim acep...
8 yorum:
Yazdıklarını düşündüm, bir an için acaba vazgeçerek ona belkide bir sonraki saldırısı için cesaret mi verdin acaba diye. Sonra düşündüm de insanın fikri düşüncesi ve vicdanı aldığı bir ceza yüzünden değişmez. Ceza alsa da yine aynı şekilde davranmaya devam edecekti. Aklımda kalan tek sorun seni savunmaya çalışırken hakkında tehdit etme suçundan kamu davası açılan adam. Acaba o aynı durumda olan başka birini görürse aman bulaşmayım sonra benim başım belaya giriyor der mi? Yoksa yine aynı şekilde yardıma koşar mı?
yardımıma koşan bey o kadar Mert ve kalender ki, eminim yine koşar, hele ki bir kadın ise saldırıya uğrayan. o konuda hiç şüphem yok.
enteresan bir olay büyük bir ihtimalle bu kişi ceza almamak için sizden özür dilemiştir davada uzlaşmaya gitmiştir mecburiyetten dolayı yoksa kesinlikle özür dilemezdi aldığınız darbede eğer sakatlansaydınız ne olacaktı neyse olan olmuş
merhaba olay enteresan neden davadan vazgeçtiniz belli ki incinmişsiniz özür dilemenin samimiyetine inanmanız sizin iyi niyetli olduğunuzu gösteriyor.
bilmiyorum, kalıcı bir hasar almış olsaydım, aynı oranda affedici olabilir miydim? bu da o zaman, tasavvuf meselesinde ne kadar samimi olduğumu gösterirdi. umarım başıma gelmez, ama gelirse de dilerim, o zaman da aynı tevazuyu gösterebilirim.
bu davanızın sonucu ne oldu ?
yazıda da bahsetmiş olduğum gibi, uzlaştık. buna paralel o beyin bana karşı açmış olduğu hakaret davasında da beraat ettim. kendisine hiç bir surette hakaret etmedim hiç bir blog yazımda, sadece olayı anlattım. hatta avukatım çok objektif yazdığımı söylemişti.
neyse ki, hakim de bu durumu gördü.
Geçmiş olsun, zaten hakaret etmiyorsunuz, gerçekleri yazdığınızı düşünüyorum tam da sizin anlattığınız gibi olmuştur olay,Tekrar geçmiş olsun.
Yorum Gönder