12 Ağustos 2023 Cumartesi

10 dakikacık ömrün uzarsa ...

belim ve dizim el verdiğince minik yürüyüşlere başladım. bu sabah da tam yoğurtçu parkı'na girdim, baktım kedinin teki tuhaf bir şekilde hareket ediyor. yakınlaşınca ağzında bir şey tuttuğunu fark ettim. fare mi nedir diye anlamaya çalışırken ağzındaki öttü. açık yeşil, gri-kahverengi tüylü bıdıcık bir kuş. nasıl kurtarırım bunu diye düşünürken kendimi tuhaf hareketler eşliğinde bağrınırken buldum. 
ağzında kuşu tutan kedi değil sadece, onun ağzından kapmaya çalışan ikinci bir kedi bile koktu. beriki de o korkuyla mı şaşkınlıkla mı bilemediğim bir sebepten ağzındaki kuşu düşürdü. 
fırsat vermeden, kaptım hemen ufaklığı. 
serçeden bile küçük, o ufacık bedeni elimin içinde ezme korkusuyla bir banka oturdum. 
kalp atışı avucumun içinde gümbürdüyordu. 
hemen kanatlarını yokladım, yaralanmamıştı. sadece kafasının arkasında küçük bir diş izi. mikrop kaptırmazsa, kolayca iyileşecek bir yara gibiydi.
 
evimde, bahçemde ya da misafir olarak baktığım sayısız uçan kaçan, kanatlı, dört bacaklı canlardan bilirim, hepsi ninni tarzı şarkılara bayılır. ürküntüsü geçsin diye kısık sesle şarkı söylemeye başladım, "küçük kuş korkma, dinlen başucumda..." minvalinde uydurmaca sözlerle.

gözlerini kıstı, bir an uykuya dalacak sandım. sonra gözlerini açtı. sanki "tamam senden zarar gelmez bana, eyvallah" der gibi baktı bana. hafifçe silkelenmek istedi. arala artık şu elini diyordu. gevşettim elimi. kaçmadı. 

şarkı söylemeye devam ettim, kalp atışı ağırlaştı. arada gözlerini kısıp tatlı tatlı bana bakıyordu. 
fotoğraf çekmeme bile müsade etti. on dakika böyle şarkılı, mırıldanmalı bakıştık. 

eve mi götürsem, veterinere mi bir göstersem kararsızlığı içinde otururken, sabahları hep denk geldiğim yaşlıca bir tenisçi bey yaklaştı yanıma, "o elindeki nedir" diye seslenmesine kalmadan, bizim bıdık ürktü, bir havalandı elimden. 
ileriye doğru yükseldi. tam ağaca konacak derken, alçaldı bir anda ve ilerideki çalılığa daldı. 
eyvah, kediler var orada diye panikle fırladım. ama dizimden dolayı ben oraya varana kadar, çalılıkta bir hareket koptu. 

vardığımda başka bir kedinin ağzındaydı. bu sefer kediyi korkutmanın hiç bir faydası olmayacaktı. kedi benim bıdığın boynunu kırmış. cansız bir beden sallanıyordu ağzında. 

eve gelip cinsine baktım miniğin, çalı kamışçınıymış...

kim derdi, ömrünün uzatmalı son 10 dakikasını bir insanın elinde dinlenerek geçireceksin diye. 
huzur içinde uyu minik can.



Hiç yorum yok: