ya da ancak yeni söylemişsen birilerine, bu yazılara göz atıyor. sağolsunlar.
kazara yolun düştüyse o başka. kaza bu, olur! geçmiş olsun, çıkış kapısı ahanda burada.
-hadeee buyur buradan yak, daha bismillah dedik, çıkış kapısını gösteriyorsun-
yok yahu, sadece yol erkenken uyarıyorum. keşke herkes bu kadarını yapsa. minik bir uyarı koysalar, bir aşka başlarken mesela, bir işe, bir arkadaşlığa, bir güne ya da bir ömre.. hani çıkmaz sokak diye isimlendirilir ya çıkışı olmayan sokaklar, onun gibi. daha girerken bilirsin, gideceğin kadar yolu aynen geri döneceksen, çünkü hiç bir yere götürmeyecek bu yol, boşuna yorulacaksın, zaman kaybedeceksin, kısaca başladığın yere geri döneceksin!
zamanımı harcadığım son sevgiliye bakıyorum... üç küsür yıl! çıkmaz sokakmış meğer. sonra bu iş için yirmi yılını verenleri görüyorum, mutlu sanıyorsun ilk etapta, sonuç aynı! çıkmaz sokağın girdabına karışmış, debelenip duruyor...
kendimi mutlu mu saysam? en azından dört beş yıl orada, bir iki yıl şurada, değişik çıkmaz sokaklar görüyorum.
- oh allah versin!-
- eyvallah -
ama durum o kadar basit değil.
ister tek ve uzuuuuuuuun mu uzun bir sokak olsun, ister orta karar ya da kısa üç beş, hepsi yoruyor insanı!
- hayat bu, yorar adamı -
- seksenlik nine gibi konuşuyorsun, dur hele! -
yorsun, helali hoş olsun! o yorgunluk güzeldir aslında! tabii değdiyse yorgunluğuna! bir yere vardırdıysa seni. bir şeyler kazandırdıysa...
şimdi diyeceksin ki, - aaaa haksızlık etme, kimbilir neler gördün o çıkmaz yolda, yeni evler, pencereler, top oynayan çocuklar, park eden araçlar....-
yahu, karşı çıkmıyorum ki! elbette yığınla tecrübe sağlamıştır o sokak, ama amaç yeni evler, arabalar, sümüklü veletler mi görmekti, yoksa yol almak mı?
işte bütün sorun da bu ya!
çok bir şey mi istiyorum? sadece minik bir yol işareti; çıkmaz olduğuna dair...
biliyorum, çok!
ama güzel olurdu be!...
kazara yolun düştüyse o başka. kaza bu, olur! geçmiş olsun, çıkış kapısı ahanda burada.
-hadeee buyur buradan yak, daha bismillah dedik, çıkış kapısını gösteriyorsun-
yok yahu, sadece yol erkenken uyarıyorum. keşke herkes bu kadarını yapsa. minik bir uyarı koysalar, bir aşka başlarken mesela, bir işe, bir arkadaşlığa, bir güne ya da bir ömre.. hani çıkmaz sokak diye isimlendirilir ya çıkışı olmayan sokaklar, onun gibi. daha girerken bilirsin, gideceğin kadar yolu aynen geri döneceksen, çünkü hiç bir yere götürmeyecek bu yol, boşuna yorulacaksın, zaman kaybedeceksin, kısaca başladığın yere geri döneceksin!
zamanımı harcadığım son sevgiliye bakıyorum... üç küsür yıl! çıkmaz sokakmış meğer. sonra bu iş için yirmi yılını verenleri görüyorum, mutlu sanıyorsun ilk etapta, sonuç aynı! çıkmaz sokağın girdabına karışmış, debelenip duruyor...
kendimi mutlu mu saysam? en azından dört beş yıl orada, bir iki yıl şurada, değişik çıkmaz sokaklar görüyorum.
- oh allah versin!-
- eyvallah -
ama durum o kadar basit değil.
ister tek ve uzuuuuuuuun mu uzun bir sokak olsun, ister orta karar ya da kısa üç beş, hepsi yoruyor insanı!
- hayat bu, yorar adamı -
- seksenlik nine gibi konuşuyorsun, dur hele! -
yorsun, helali hoş olsun! o yorgunluk güzeldir aslında! tabii değdiyse yorgunluğuna! bir yere vardırdıysa seni. bir şeyler kazandırdıysa...
şimdi diyeceksin ki, - aaaa haksızlık etme, kimbilir neler gördün o çıkmaz yolda, yeni evler, pencereler, top oynayan çocuklar, park eden araçlar....-
yahu, karşı çıkmıyorum ki! elbette yığınla tecrübe sağlamıştır o sokak, ama amaç yeni evler, arabalar, sümüklü veletler mi görmekti, yoksa yol almak mı?
işte bütün sorun da bu ya!
çok bir şey mi istiyorum? sadece minik bir yol işareti; çıkmaz olduğuna dair...
biliyorum, çok!
ama güzel olurdu be!...
1 yorum:
Evet bir uyarı olsa en azından cıkmaz sokakta olduğunu bilsen,yürüdüğün yol zul gelmez adama...
Yorum Gönder