ben dışarıa çıkana kadar adamı kaldırıma oturtmuşlar, etrafına üç beş kişi daha yetişmiş -çoğunluk civardaki ev kadınları-, bir tane de ortayaşlı adam var.
adam elini yüzünü yıkadı, kolanyayı kokladı, sonra döndü benden bir dilim ekmek istedi, koştum içeri, hazır
ladım hemen bir şeyler, getirdim. adam "sabahtan beri bir şey yemedim, çocuklarım da aç kaldı evde" diye başladı yemeye, bir yandan da anlatmaya, meğerse bir hastalığı varmış, ama ne hastalığın adı anlaşabildi, ne de kullanması gerekn ilacın adı. her ne kadar başlarda panikle feryat eden kadın, söyle ilacını ben alayım diye ısrar ettiyse de adam anlaşılır bir şeyler söylemeyemedi. kadın fiyatını sordu ilacın, "biz verelim paranı, sen al ilacını al" dedi. 20 lira çıkardı cüzdanından, sonra toplaşmış olanlara seslnedi, sizler de verin 20şer lira" diye, kimse itiraz etmeden çıkarıp verdi, hatta ben de tüh, cüzdansız fırladım dışarı diye utandım. neyse bir kadınla o orta yaşlı erkekden çıkıştı 20şer liralar da, toplayıp verdiler adama.buraya kadar her şey normal gibiydi, olası bir şey tabii, açlıktan ve ilaçsızlıktan düşüp bayılmış olabilirdi pekala. ama tüm o panik durumu geçince, aldı beni birden bir düşünce. ben bu hikayeleri duymuştum yahu! buyur, burnumun dibinde olup bitiyordu. özellikle de paraların verilmesini organize eden kadının çantasının açık kaldığını görünce, onu bu yönde uyarabilmesi, açlıktan bayılmış ve yeni kendine gelmiş bir adam için garip sayılmaz mıydı?!
hele ki herkes gidip de, bu tekrar ayaklanıp, kısa günün karı 70 lirayı topladım derecesine bizim apartmana bakışını görünce...
hani insan, eğer durum buysa, helal olsun, sağlam numara çekti diyesi geliyor!