c.ö. ve c.s. diye ayırmalı bu dönemleri.
bir tuhaflaştık alaca ve ben.
ilk bir kaç gün alaca açısından ne denli sevnidiriciyse benim açımdan o denli yıkıcıydı. hatun haklıydı elbette, cup ile kıskanılacak bir ilişkim oldu hep. inkar da etmedim hiç, cup'un özel olduğunu açıkça söylediğim oldu.
cup'tan sadece 4 ay sonra aileye katılmasına rağmen onun kadar sevilmediğini hep hissetmiştir cilveli, haylaz alacakızım. kaç kez kıskanıp cup ile arama girmiştir minik sevgi kelebeğim. ama sanırım, sorun bir parça da benim onda kendimi özel hissetmeyişimdi -ne bencillik-, neymiş eve gelen herkese sırnaşıyormuş. ne güzel işte tam bir sevgi delisi, herkesle paylaşacak sevgisini ille de! soğuk nevale cup tabii bir tek bana gösteriyordu o sevgiyi... ama işte insan bencilliği, özel olduğunu ille de hissetmek istiyor.
ohhh kaldım mı şimdi bu sevgi kelebeğine?!
evet ilk günlerde çok mutlu oldu o da, kıskanması gereken ve onu her fırsatta pataklayan bir "beyaz"basan yoktu artık.
ama dördüncü müydü, belki de beşinci gün söylenerek karşıladı beni kapıda. "nerede kaldın kör olasıca, sıkıldım evde yalnızlıktan" dercesine.
artık eskisine oranla çok daha fazla karşılamaya geliyor. tamam cup gibi kapı önünde hazır halde değil; kapının sesini duyunca geliyor, ama o da büyük bir değişim. ve ne denli sıkıldığının da göstergesi.
üstelik gün boyu da söyleniyor bir şeylere, neredeyse cup kadar konuşkan bir hale dönüşecek...
ama korkutmuyor da değil beni bu değişim: bana bir derdini mi anlatmaya çalışıyor da ben anlamıyorum? ilk fırsatta bir chek-up yaptırmalı, sonra cup'taki gibi pişmanlıklar yaşamayayım!
not: fotoğrafta ilk günlerin keyfini görüyorsunuz! yok yok, baktım, şu anda da aynı keyifle mışıldıyor aynı yerde!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder