30 Haziran 2015 Salı

dünya sarılma günü, ya da çığlık çığlığa kaçtığım an

dün sabah otobüs durağına giderken, adamın biri yolu kapamışçasına dikilmiş, geçecek yer yok. ben de gayet doğal, geçebilir miyim diye sordum. sormamla, adamın kollarını iki yana açıp bana sarılmaya çalışması bir oldu. 
panikle adamı ittirdim geri, sendeledi,ama hiç istifini bozmadı. ben o hışımla, "ne yapıyorsun be!" diye bağırdım. aklımdan da yüzlerce düşünce aynı anda geçiyor; bugün dünya sarılma günü de, ben mi atladım, bu bir kamera şakası mı (kamera var mı diye de sağı solu çek etme), adamla eskiden kanka idik de ben mi amnezi geçirdim (öyleyse, feci ayıp ettim) minvalinde aynı anda nasıl peydah olduğunu bilemediğim daha bir sürü ihtimal geçiyor aklımdan. 

çevreden yardım istercesine bakınıyorum, millet seyirci kalmayı tercih ediyor her zamanki gibi. 
"kafa güzel galiba" diye çemkirip kendi durağıma geçiyorum. bu gayet güleç, sanki sarılmaya çalışması en doğal şeymiş gibi kendi durağında kalıyor, banka oturuyor. 
otobüs gelene kadar düşünüp duruyorum, adamın sarılmaya çalısması taciz gibi değildi, gerçekten de içten bir sarılma gibiydi. çaktırmadan giyimine bakıyorum, düzgün gibi, hani sokakta yatıp kalkan, kafası zom bir abi de değil. takmış kulaklıklarını, kim bilir nasıl bir müzik dinliyor, "bütün dünya buna inansa, insanlar el ele tutuşsa" minvalinde sözleri olan bir şey olsa gerek ki, abimiz uçmuş. 

durakta benle duran ve belli ki olaya sadece seyirci kalan bir hanım ablamız, "manyak bu galiba." diyor. kafa sallıyorum, nedense manyak yakıştırmasını birden ağır buluyorum, "manyaklığını bilemem, ama bir şey aldığı kesin, normal değil bu." diyorum. sanki uyuşturucu müptelası olma ihtimali manyaklıktan daha hafif bir durum! 

ama dikkat ediyorum, başka gelene geçene sarılma denemesi yok, ya da sarılıyor da, millet sesini mi çıkarmıyor, nedir. 

bizimkinin otobüsü neyse ki geliyor biraz sonra, bu da önümden geçerken sırıtarak el sallıyor, başımı çeviriyorum diğer yana. 
şehir insanı işte, paranoyaklık mı benimkisi de ne? belki gerçekten masumaneydi?

aman yok, ister iyi niyetli olsun, ister başka niyetlerle, tanımadığım adamlar da bir zahmet sarılmasın!

not: olayın vukuu bulduğu an kendimi gerçekten de bu yavru köpecik gibi çaresiz hissettim. hani tiny toons çizgi filmlerinde deli gibi sarılan elmyra adındaki küçük kızın sarılmalarına maruz kalan hayvancıklar gibiydim. 
not 2: bu sabah aynı duraktan geçerken, benim elmyra yine gelmiş mi diye tırsarak bakındım. sarılma travması geçirtti adam bana durduk yerde! ama bu şapsal hallerime de gülmüyor değilim, nasıl travma ise bu...

Hiç yorum yok: