1 Kasım 2006 Çarşamba

Şemsiyeler allı pullu, fırtınada akla ziyan

Dünkü fırtına neydi öyle!
Aksi gibi, dışarıda bolca dolaşmamı gerektirecek işler de o güne yığılmasın mı! Yani işe gitmek gibi rutinin dışında, hocadan kitap al, geri ver, banka ödeme talimatına rağmen faturanı ödemeyen bankayı şikayet et, vs vs... İlk durak noktama geldiğimde su çeken botlarımı giymeyi ihmal etmediğim için kendi yedi sülalemi birer birer kutladım önce!

Sülale geniş olunca sıkıldım, otobüsün penceresinden dışarı bakayım dedim, abov, ne göreyim!
Neredeyse adım başı uzaklıkta bir şemsiye meftası boylu boyunca uzanmasın mı!
Kimisi çamura batmış, kimisinin telleri çıkmış -ki rahmetli dedem görse, dalakları çıkmış derdi-, bezi paramparça, bazı yerlerde ise üç dört şemsiye birden toplu cinayete kurban gitmiş (sanki otoban katilleri buraya da uğramış), kimisi de kuytu bir girintiye öylecene terk edilmiş. Utanmasam her birinin başında iki gözüm çeşme üç kulhuvallah bir elham
okuyacağım, ama Bakırköy'e de çok uzakta olmadığımın idrakına varıp vaz geçiyorum.

Güzergahım üzerinde bulunan diğer semtlerde de gariban şemsiyelere rastlayınca, bu işte bir iş var diyorum kendimce, hani bir şemsiye tarikatı fırtınaya tapınma ayini düzenliyor diye kuşkulanacağım neredeyse. Bu da ne demeyin n'olur şimdi. İnanın ben de bilmiyorum, ama durum araştırmaya değer gibi görünüyor. Bir bilgi bulursanız insanlığın yararına paylaşın lütfen!
Ya da uzaylılar işaret bıraktı, durumu anlayacak benim gibi zeki insanoğluna seslenmeyi amaçlıyor! Hmm, sanki son gördüğüm şemsiye yeşil renkteydi ve "korkma dünyalı ben dostum" tadında telepatik bir mesaj gönderiyordu!
Ya da, ya da, evet ya, şemsiyeler gizli bir örgüt kurdu, özgürlüklerini ilan etme hazırlığı içindeler! Helal olsun be, onlara da bu yakışır!

Tamam farkındayım, gittikçe sempati duymaya başlıyorum şemsiye meftalarına. Ama merak edilecek bir şey yok, uğradığım ilk durağımla, İstanbul'u su kıtlığından kurtarabilecek kadar su emmiş botlarımı ve vıcık vıcık ıslak çoraplı ayaklarımı kalorifer peteği üzerine konuşlandırabilecek oranda içli dışlıyım da, bu garip düşünceler kuruyan çoraplarımla birlikte buhar olup uçuyor...

Fakat tuhaf olan, yayıldığım odadaki insanların niye hep birlikte ani bir işi çıkıp da teker teker kayboldular... Hani dilim varmıyor ama şu tarikat üyesi bunlar olmasın sakın!?

1 yorum:

Adsız dedi ki...

:)) Neden olmasın? Bence de onlar! Selpak fiyatına alınan şemsiyeleri tamire götürmek yerine fırtınaya teslim etmeyi daha uygun buluyorlar. Senin tarikattan olmadığını anlayınca...
Dayı.