bıraktım tüm okuma işlerini kenara, aldım kameramı, yollandım buluşma noktasına.
oh oh, mahşer kalabalığı oratalık, blogumu okuyanlar bilir, en son kyoto'yu imzala mitingine gitmiştim, ama oradaki kalabalık, bunun yanında devede kulak kadardı.
eh, ne de olsa bu yakın geleceği kapsayan, daha somut bir sorun. çevre
ama zaten mitinge gelenlerin çevreyle pek bir alakları yoktu, suyunu içen yere atıyordu pet şişesini, elindeki kağıdı, yırtılmış ucuz yağmurluklarını.
ama diğer yandan, çoluğunu çocuğunu kapan da
bir parça daha büyükleri de vardı, bir parça dediysek de, bir kaç yaş değil, on yaş kadar büyükleri, liseli gençlikler.
itiraf etmeliyim, adlarını ilk kez duyduğum sivil insiyatifleri görmüş oldum
ama haklı olarak oradalar, ne de olsa
sanırım bu mitinge katılmak en çok onların hakkı ve sorumluluğndaydı, ama bunu düşününce azınlıkta kalıyorlardı. ama yine de, az da olsalar, insanın içine umut serpiyorlardı, ya onlar da olmasaydı?
ama tabii o kadar yürüyüş, ayakta dikiliş yormuş, acıktırmış. bu
amca da yorulmuş olmalı, ama o pek hoşlanmadı kendisini resimlememden, hadi çocuğum, çekecek başka bir şey mi bulamadın der gibi baktı.
galiba mitingde en çok hoşuma giden, bu iki hanımın karikatür dergilerinden kesip büyüttükleri dövizleri oldu, hele çekeyim diye göstere göstere yürümeleri ve hemen tatlı tatlı gülümsemeleri ayrı bir sempati yarattı. valla utanmasam kendilerini miting güzeli seçip, yakalarına rozeti iliştirecektim.
ohh bir de yazıyı yazarak işten güçten kaçtım, daha ne olsun?!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder