üçüncü celse öncesinde güven bey özür dilemiş, ben de affetmiş, mahkeme salonuna girdiğimizde de uzlaştığımızı söylemiştik. çünkü hem davacı hem davalı konumdaydım. iki katım büyüklükteki bir adama saldırmışım meğerse, bana yöneltilen suçlama buydu.
evet bu ülkede kadınlar saldırıya uğruyor, bir de üstüne üstlük dava edilebiliyorlar. ben ilk değilim.
saldırıya uğradım. belki de ölümle sonuçlanabilecek bir saldırı. eğer sahilde gezen insanlar yardıma koşup bu veteriner beyi üzerimden çekip almasaydılar.
dava sürerken avukat vasıtasıyla uzlaşmazsanız, size türlü türlü daha dava açarız diye beyanatlarda bulunuldu. ve açtılar da, yok blogumdaki yazılar, yok başkalarının yürüttüğü bir protesto kampanyası nedeniyle.
uzlaşırsanız, diğer suçlamaları geri çekeriz dediler.
yanaşmadım. buyrun başka davalar da açın dedim.
ama ne zaman tasavvufta samimiyetimi sınadım, o zaman özür dileyeni geri çeviremem diye karar verdim. eğer ki samimiysem, af dileyeni geri çevirmem mümkün değildi. evren, karma, yaradan bile af dileyeni geri çevirmezken, ben kim oluyorum da hayır diyebilirdim?
samimi miydi özür dilerken? artık anlaşıldı ki değilmiş.
diğer suçlamalar geri çekilmedi.
ve sonra haber iletildi : "blog yazınızı geri çekerseniz, suçlamayı geri çekeriz. bizi internette kötü gösteriyor."
birincisi: affettim demiştim, ama unuttum demedim. blog yazımı silmek, olanı inkar etmektir. ben gerçeği nasıl inkar ederim?
ikincisi: defalarca teklif ettikleri uzlaşma karşılığında vaatleri bu değildi.
evet, af dilerken samimi değilmiş. kendi sorunu. varsın türlü türlü davalar açsın.
yine de gerçeği inkar etmem.
mahkeme için tebligat geldiğinde sanık kısmında adımı görmek içimi acıtmadı. bu sadece bir dava, ve belki de bir şey çıkmayacak, belki de ceza alacağım. kim bilir. kısmet.
ama içimi acıtan bir insanın samiymiş gibi yaparak, gözlerinin içine içtenlikle bakarak özür dilemesi, ardını döndüğün anda da hançeri sırtına saplaması.
evet kötülük her yerde var. insanlar öldürülüyor art niyetle. benim yaşadığım ne ki?
bu hafta içinde davanın ilk celsesi yapıldı, hem belimi, hem okulun son haftasındaki yoğunluğu mazaret sunarak gitmedim celseye. bir sonraki celse, eylül'ün sonunda bir zamanda.
artık o zaman öğrenirim, güven bey tarafından saldırıya uğrayarak kendisine nasıl hakaret ettiğimi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder