11 Kasım 2006 Cumartesi

evsahipleri "ev"lere şenlik...

Farkındayım, öyle böyle değil, bir hayli ihmal ettim burayı. Ama bilseniz başıma gelenleri…

Çok tatlı bir ev sahibim vardı, yaşlı, tonton, anlayacağınız bıcır bıcır bir ihtiyar. Kadıncağız bayramın birinci günü, ben öbür tarafın güzelliklerine bir göz atayım diyerek, tam porsiyon beyin kanaması siparişini verip kaçıyor.

Nur içinde yatsın, ölenle ölünmez diyeceksiniz belki ama ölünüyormuş işte. En azından ev sahibimin oğlu için. Daha iki hafta bile olmadan, sen de öldün dercesine çık evimden, Almanya’dan geleceğim dedi! Üstelik bu Almanya bildiğiniz Evropa Alamanyası da değil, Avrupa Yakası’nın başka güzide bir semtinde sadece. Üstelik adı da Almanya değil o semtin, ama tüm bunları size söylemeyeceğim elbette, yoksa esprinin ne manası kalır?


Nitekim bu Almanya beni feci yaktı dostlar. Merkel’ciğime bir yazı yazsam acaba durum düzelir mi diye karalar bağladım, dizlerime vura vura geziniyorum evin içinde.

E ne olacak, taşın gitsin, gerekirse aranıza İstanbul duvarı ör diyeceksiniz, ama yok, bu o kadar kolay değil. Daha taşınalı şuncağız bir sene oldu! Sizin emlakçı, nakliye, depozito masrafından ve fırlayan ev kiralarından haberiniz yok galiba.

Cep delik, cepken delik anlayacağınız, hele ki değirmenin suyu bırakın akmayı, zar zor damlıyorsa işiniz iş demektir…


Tamam, peki yakaladınız beni, işte itiraf ediyorum: eminim duyanlarınız da vardır, öğretmen maaşları bu ülkede pek bir şahane. Zaten ben de bozdur bozdur harca diyerek bitiremediğim parayla Acapulco’da tatil yapmak istiyordum. Ha bir de bu tatile yaraşır bir villa kondurayım dikeceğim tüyün altına diye de haftanın yedi günü üç ayrı işte çalışıyordum hâlihazırda.

Elbette sokakta kalırım korkusuyla filan değil, sadece ve sadece villanın deniz tarafında ortama yakışacak bir yat parası biriktireyim diye bir iş daha aldım. Ben zaten cadillacımla gidiyorum fakir fukara maaşımı almaya.

Yoksa niye çalışayım dört işte birden, aa güldürmeyin beni ayol!

Hadi bir şey daha itiraf edeyim madem: Tek korkum da beni yıkacak kriptoniti şu uyuz jokerin bulması!


Ve sakın ha, kapınızda pek yakında şöyle bir notla karşılaşırsanız, ben olduğumu sanmayın, kesinlikle değilim zira:

Sayın ağabeylerim ve ablalarım, şu gördüğünüz biçare sokaklarda kalmıştır, esirgemeyeceğiniz her türlü maddi yardıma “Allah ne muradın varsa versin, gerekirse sevdiğine kavuştursun, bol para kazanç, sağlık niyaz ve nasip etsin” şeklinde dua edilmek suretiyle teşekkür edilecektir.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

geçmiş olsun apla, üzüldüm vallahi durumuna. ev sahiplerinden çok çektim bilirim bunların iyisi nadir bulunur. senin göç planlarına ne oldu? kader ağlarını örüyor olmasın yoksa? I.