4 Kasım 2007 Pazar

ilk aşk

tam 20 küsür yıl sonra karşınıza çıkarsa....?

eh biraz dengeniz kayar elbet, amanın hala yaşıyormuş, ne güzel diye şaşırır, çokça sevinir ama bolca da tuhaf olursunuz! ee boru değil, adı üzerinde: ilk aşk bu!

16 yaşında yaşamışsınız bunu. daha vücudunuzdaki değişimlere idrak olamamışken bir de aşk başınızı sarar. verdiği o ilk heyecan, belki çocukcadır, ama bugün baktığınız yerden bir o kadar da masum görünür gözünüze. elbette yaşın neden olduğu ve de hormonların da epey depreştirdiği kaşif merakı o masumiyete miniğinden bir parmak atsa da günümüzün 16'lık veletlerinin yaşadığıyla karşılaştırıldığında melek-şeytan, siyah-beyaz zıtlığında ortaya çıkacak bir masumiyet ihtiva ederdi (tamam birazcık abartmış olabilirim). üstüne üstlük bir de buruk bitmiş, tam yaşanamamış bir aşksa bu sizin için...

internetin nimetleri nelere
kadir!
ama durun hemen oraya geçmeyeyim: henüz internetin olmadığı zamanlarda ara sıra aklınıza geldikçe, bir de "ilk aşk"ınızı anlattığınız bir defteriniz varsa karıştırır, nerededir, ne yapıyordur, ben hiç aklına geliyor muyum diye düşünürsünüz, hatta yeniden karşılaşsanız neler olurdu diye hayallere dalarsınız elinizde olmadan.
ama pek de umudunuz yoktur o karşılaşmaya dair, çünkü çoktan yitip gitmiştir, başka diyarlardadır, onca senedir bir defa olsun haber almamışsınızdır.

sonra bir gün, akadaşlarınızın ısrarıyla
girdiğiniz bir sitede (hahaha, anladınız değil mi hangi site?! yok ben reklam yapmayacağım!) ilk aşkınız sizi buluverir!

ve bakarsınız ki kişilikleriniz neredeyse birbirine zıt bir gelişim göstermiş, ayrı ülkelerde yetişmiş olmanın izlerini görürsünüz; içinizden, ıyy ben bununla mı birlikte olmuştum, tam zamanında bitmiş diyerek bir parça hayal kırıklığına uğrayıp, hatta tam bulmuşken yeniden kaybettiğinizi düşünürsünüz.

sonra 'şimdiyi' bırakıp geçmişi konuşmaya başlarsınız ve bunca farklılığa rağmen yılların sizden o kadar da çok şey götürmediğini fark edersiniz.
eskileri andıkça da o zaman yazılmış olanları karıştırır, resimleri ortaya çıkarır konuştukça da kaynaşıverdiğinizi ayrımsarsınız. hatta duygusallaşır, ilk aşkın anıları derinlerde birşeyleri kıpraştırır, bir iki damla gözyaşı bile dökülür!


ve yığınla işiniz dururken, kendinizi saatlerce muhabbete kaptırdığınızı sonradan homurdanmak suretiyle idrak edersiniz!

bak bak, bulmuş da bunuyor, biz bulsak öpüp başımıza koyarız diyenlere, umarım size de nasip olur homurdanmak :)

Hiç yorum yok: