10 Şubat 2010 Çarşamba

yıl 2010, yer türkiye

son olayla iyicene içime oturan bir mevzu var; doğudaki feodal anlayış yıkılmadıkça da asla çözülmeyecek ciddi bir mesele bu: töre ve namus uğruna işlenen cinayetler.

sonuncusu insanın midesini, kalbini, yani topyekun içini sıkıştıran, nefes almayı güçleştiren cinsten, herkes duymuştur, geçen cuma tüm medyada yer almıştı: daha yaşamının baharında, gencecik 16 yaşındaki medine'ye kendi öz be öz ailesi tarafından yapılan canavarlık.
namus gibi soyut bir kavram nasıl olabiliyor da insanın kendi canından, dünyaya getirdiği öz be öz çocuğundan da öte bir anlam kazanabiliyor?
aslında şaşırmamam lazım, savaş kavramını çok yakından incelemeye başladığım şu bir buçuk yıl boyunca şehitlik mertebesinin nasıl yüceltildiğini ve uğruna ölünesi doktrinlerin nasıl yapay bir biçimde yaratıldığını birinci ve ikinci dünya savaşı kapsamında incelemek zoruında kaldım. feodalite yapısındaki kul kavramı ile savaşta yaratılan asker, dolayısıyla silahlı kul arasında hiç bir farkın olmadığını da. ideolojiler, doktrinler insan yaşamının çok çok üzerinde tutulduğu ortamlar tek bir bireyin hiç bir anlamı kalmıyor.
hitler'in retoriğinden tutun, yapmış ve yaptırmış olduğu tüm propaganda bir anlamda faşizmin odak olduğu yeni bir din yaratma çabasını da göstermekteydi. çünkü ancak yeni bir din olgusu hedefliği birliği, bütünlüğü ve en önemlisi adanmışlığı getirbilirdi. öyle rastgele bir adanmışlık da değil, bağlılık yemini etmiş olanları ölüme götürecek bir bağlılıktan söz ediyoruz. bu zihniyete erişmiş olanların da, aynen hitler'in kurmayının ailece ölüme gitmesi gibi. önce eşi beş çocuğunu zehirlemişler, sonra karı koca birlikte intihar etmişlerdi.
namus kavramı da bu türden bir bağlılığı getirebiliyor. doğudaki feodal yapının temelinde bu tür soyut kavramlar gerekli olan yaptırımı sağlayabiliyor, ve günümüz türkiyesi'ni bu hale getiriyor. değiştirilmez düzen bu mudur? peki ya zoru başardık da değiştirdik diyelim, 2010 olarak telaffuz etmiş olduğum çağın hangi yüzüne adapte edeceğiz? batı yüzüne mi? çöken kapitalist sistemiyle, ahlaki boyutlarıyla sorgulanabilir batı mı?
zor mevzular bunlar çok zor, ama olanlar, güldünya'lara, medine'lere oluyor. içim yanıyor...

Hiç yorum yok: