okulda not verme dönemi...
öğrenciler kapınızı nasıl da aşındırırlar. kimisi bir kaç daha yüksek not derdinde gelip pazarlık dahi ediyorlar. böylesine çok kızıyorum, ama her nedense öğrenci gittiği anda durumunu tekrar düşünüp içim elvermiyor ve istediği notu vermiş buluyorum kendimi.
bu dönem iki tane F vermek zorunda kaldım (yani o dersten kaldılar): biri göz göre göre paragraf paragraf aynen kopya ettiği ödevi bana yutturmaya kalkan bir öğrenci. ona hiç acımadım (yahu insan hiç olmazsa mühim kelimeleri, eş anlamlıları ile değiştirir! a avanak!). yani F notuna dua etsin, normalde disipline aksettirmem gerekirdi.
ama diğerine içim acıdı. çocuk gayet efendi ama dersi boyna ekiyor, yok annem hasta, yok belimi incittim, yok çalışıyorum... türlü çeşit bahane ile devamsızlığın dibine darı suyu ekmeyi becerdi. sınav günü bir hışım çıkardım kapının önüne.
- niye gelmediniz?
melul melul yüzüme bakıyor.
- söyleyecek bir şeyiniz var mı?
- çalışıyordum.
- o zaman bir öneri getirin bu durumu düzeltmek için. yoksa sınava almayacağım sizi!
melul bakış.
bekliyorum ki, ödev önerisi getirsin, hemen kabul edeceğim.
- evet bekliyorum.
- bakın arkadaşlarınızın sınav süresinden çalıyorsunuz!
- bir öneriniz yoksa, kusura bakmayın sizi derse alamayacağım!
hiç bir şey demeden çantasını alıp gidiyor.
sınav boyunca kuduruyorum öfkeden. bir yandan da bin pişmanlık. dayanamayıp yokluyorum kapının önünü. hani gezinse hırsız gibi, hemen alacağım içeri. ama yok.
günlerce de bekliyorum, hani belki bir mail atar, şans ister gibisinden, ama yok.
derdimi yılların hocası bir meslektaşıma açıyorum.
-bazen acımak dah kötü oluyor. böyle yaparak ona çok daha iyi bir ders verdin. bir sonraki dönemde daha dikkatli olacaktır.
inanmak istiyorum, kolay olanı o zira ama içim elvermiyor, ikna olamıyorum bir türlü.
bugün notları kayıt işlerine gönderdim.
tam bilgisayarı kapatacağım, benim haylazdan bir mail: gerçekten kalmayı hakediyor muyum sizce diye sormuş. ah be eşek, ulen şurada bir saat evvel neredeydin?
yarın ofise çağırdım. bakalım ne olacak...
3 yorum:
Hadi bir saat geç kaldım diye sınıfta bıraktın! Bunu anlayabiliyorum da niye bana eşek dedin?!!!! Hem mailimi ben bir gün önce göndermiş olamazmıyım?
aa be salak çocuğum ben sana demedimmi derslerine gir öğretmenini dinle diye. müstahak sana
bu kadar yufka yürekli olup öğrencilerle nasıl baeşediyorsun analabilmiş değilim :) Keşke senin gibi öğretmenlerim olsaydı (yanlış anlaşılmasın iyi niyeti suistimal etme durumu yok.Senin burnunun dibinden ayrılmayıp bir sünger misali öğrettiğin herşeyi son damlasına kadar içime çekmek isterdim)
Yorum Gönder