16 Ocak 2012 Pazartesi

dırdır da dırdır

eski yazılarımı şöyle gözden geçiriyordum, utanarak fark ettim: amma da dırdır yapmışım! yok kimse okumuyor, yok okuyorsa kazara okuyor, yok bu yazı tipik okura yönelik değil! aaaaaaa, sus be kadın! amma da söylenmiş durmuşum. okurken olası okuyucumun ne hissettiğini anladım! sabırlı, özverili ve nezaketen bunca yıldır beni eleştirmeyen sevgili okuyucum (eğer varsan!) senden binlerce kez özür diliyorum! hani okurken ben bile bunaldım! ben okuyucum olsam, hadi len, senin nazını mı çekeceğim der, okkalı yorum yazarak posta koyardım.
hadi gel, affettirmek için seni yemeğe götüreyim! (bedava yemeği duyan, yüzlerce okuyucum olurmuş birden! ahauahuaha, bak sen o zaman yaman halime!
ama yok öyle yağma, baktım ki sesler çıkıyor, tabii ki yarışma düzenler, en çok soruyu bileni götürürüm yemeğe... ah ah, hayallere bak; birden kendimi en çok okunan popüler blog yazarı kıvamına getirdiler! ama hayal etmeden yaşanmaz ki, yazılmaz da!
yine de ben suçumun ayırdına vardım! bir daha asla, hiç bir yazımın içine "tabii okuyan varsa" minvalinde bir ifade yer almayacak. namusum, vatanım ve milletimin üzerine ant içerim! aslında şarap daha güzel içilirdi be şimdi! (yok yok, onun herhalde güvenirliği kalmazdı...)


not: fotoğrafta "dırdır eden bendeniz"i görüyorsunuz mukabilinde bir latife edecektim ki, fotoğrafı bulduğum blogdaki "dırdır eden eşinizle nasıl baş edersiniz"yazısı dikkatimi çekti ve okumaya başladım. başta, aa ne güzel makul öğütler veriyor, diye düşünüyordum ki, "ne de olsa, evde ikincil önemdeki yetişkin oluyor karınız" minvalinde bir cümleye geldim ve kaldım! ah ah, seksizminizi yiyeyim sizin... "o ikincil önemdeki yetişkin" sizi ne yapsın he mi! durun hele, daha yeni başladı dırdıra!

Hiç yorum yok: