6 Ocak 2012 Cuma

yazmış olmak için yazmış olmak...

yazacam, tutmayın beni!!!!!!!
diyerek ileri atıldı kalem tutan el -pardon, klayve üzerinde gezinen parmaklar demeliydim bu bağlamda-
haftalarıdr içimde bir yazma isteği, sebep arıyor, tam bulmuşken, yazamayacak bir durumda oluyorum, zaman bulunca da o mevzuyu yazma hevesim kaçıyor. dır dır dır.
işte sebepsiz yazıyorum. yolu düşüp de, kazara okuyan olursa, yolunu değiştirsin hemen, bu yazının hiç bir ehemmiyeti yok zira yazın dünyasında. filhakika bu blogtaki hangi yazının bir yazın değeri var ki?
yok efendim, zerre kadar yok. geçiniz, başka bloga geçiniz vaktiniz varken.
hala geçmediniz mi?
kaşındınız!
kaşırız! hatta şu kendi kendinize kaşıma lezzetine kavuşturan pençe biçimli tahtalardan hediye ediyorum, maksat kaşıntıyı geçirmek değil mi? her yere uzanamayacağım malumunuzdur.
sahi niye yazdım ben bu sabah? onca işim gücüm dururken...
ha evet, nedeni yoktu, amaç klavyem paslanmasın! ipe sapa gelmez bir yazı bu! ne derinliği var, ne de bir konusu.
bir konunun olmayışı da aslında bir konu en nihayetinde diyerek kendimi değilleme girişiminde bulunayım.
hala sıkılmadan okumaya devam mı ediyorsunuz?
allalaaaaa, ne sıkılmaz okuyucuymuşsunuz anam siz de! ne ettiysek kaçırtamadık!
hala doğru düzgün bir kelam bekliyorsunuz benden, hissediyorum niyetinizi, ama nafile! yok benden bugün hayır gelmez!

Hiç yorum yok: