Oradan şuradan, hayattan memattan yazılar: gündelik, eşelenmelik, zaman zaman da hart hart kaşınmalık...
7 Eylül 2012 Cuma
gece berduşluğu
gecenin bir vakti ya da sabaha karşı sokaklarda avarelik etmeyi pek severim. yanıma sadece o an için beni en çok keyiflendiren kitabı alırım, ne para, ne telefon, ne de bir saat. lineer yaşamı anımsatacak hiç bir araç yanımda bulundurmamaya gayret ederim. sadece reel gerçeklikle bağlantıyı unutmak için değil, bir nevi güvenlik de veriyor nedense. gecenin o saatinde sadece benim gibi berduşlar yok sokaklarda ne de olsa. üzerimde değerli olabilecek bir eşya olmazsa salgılayacağım adrenalin de daha az olur. hayda, bu nasıl bir güvenlik kalkanı diyorsan, ben de bilmiyorum aziz okuyucum, anlıyorsan beri gel. neyse ben konudan kopmayayim; bir kitapla alır başımı, avare avare o sokak senin, bu sokak benim dolaşırım. sokak lambalarının güzel aydınlattığı köşelerde de bir apartman girişine ya da kaldırıma oturur, kitabımı okur ya da sadece geceyi ve sessizliği izlerim. ama en çok sahile yakın sokaklarda dolanır, gündüzleri her noktasının fıkır fikir insanla dolu mekanların huşu içinde geceyle halvet olmasına hayran hayran bakarım. sadece karanlıktan dolayı değil, sessizlik yüzünden de o çok bildiğim yerlerin nasıl da değişmiş olduğunu görmek heyecanlandırır. yahu git kardeşim, ne zorun var, yat uyu. uyku problemi mi çekiyorsun! diye çıkışabilirsin şimdi sevgili okuyucum. ne uyku sorunu? yok yahu, kırk yıllık ömrümde çok az çektim uyku sorunu. al işte, yeni girdim eve, ama yatıp uyumak yerine hemen bu yazının başına oturdum. hani bıraksam, fosura fosura saatlerce uyurum, öyle de bir uyku hali bastırır. ama yaşam, uykuyla harcanmayacak kadar değerli. uykuda geçirdiğimiz saatlerde hayatın gizini çözebilmek, en azından onun aşkıyla berduşluk etmek varken... evet, duyur gibiyim seni sevgili okuyucum, sen kafayı külliyen sıyırmışsın diye üzülüyorsun benim için. ya da üzülmüyorsun, belki de kızıyorsun. ne işim var da bu avarelik bloguyla vakit kaybediyorum da diyebilirsin. de güzel kardeşim, ben alınmam, nasılsa gecene bekçilik edecek bir avare var, sen benim adıma da fosur fosur uyuyabilirsin, hakkımı sana devrediyorum o halde.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Okuyucuya atfettiğin soruların hiçbiri geçmedi aklımdan.Gece,insanın dikkatini işgal eden saçma sapan uyarıcıların çekildiği,insanın fikirlerine,gerçekten kendisini ilgilendiren esaslı meselelere nüfuz edebildiği nadide vakit.Sokak lambalarının turuncu ışığını bende severim,aslına uygun hali o ışıktadır gibi hissederim maddenin yinede 1 le gündoğumu aralarında modaya gitmek,taşlarda oturup denizi seyretmek daha berrak bir kafa ve daha güzel bir zaman benim için
Yorum Gönder