Kelebeğin teki mağazanın vitrininde uçuyor uçuyor gelip camına tosluyor. Belli ki üstüne uyan bir giysi bulamamış, o hüsranla da çıkış kapısını bulamıyor… Hayvanat dostuyum ya, dayanamadım, daldım mağazaya,
- Yahu kardeş, şu müşteriye kapıyı gösterseniz! Yoksa kadrolu cam toslayıcınız mı bu?
diyerek gösterdim içeride çalışanlara.
Espiri yaptım ya, tezgahtardan bozmaca bir satış danışmanı yaklaşıyor bana doğru
- Ehuheuhe, o iki gündür orada
diye karşılık veriyor. Sonra da benim içsel yuhalamalarım arasında vitrine giriyor. “Yuh be, hayvan iki gündür oradaymış, insafınız tepenize yağsın” diye homurdanmaya devam ediyorum ben içimden, dışımdansa
- Çok naziksiniz. İki günlük misafirlik yeter, bence bırakın da artık köyüne dönsün
diyorum.
Bizim eleman dalıyor vitrine, iki parmağını cımbız yapıp, kelebeğin siyah üzerine janjanlı allı pullu ışıldayan puantiyelerinden birini itinayla koparıyor! Parmaklarında kalan kanat artığına ve başarısız yakalama girişimine tüy dikercesine de
- Zaten ölmek üzeredir bu!
deyiveriyor!
İçsel sesimle basıyorum suratına doğru küfrü.
Dışsal sesimle de
- İzin verir misiniz, bir de ben deneyeyim
karşılık veriyorum.
Bırakıyorum çantamı kenara, ya bismillah deyip dalıyorum vitrine. Avucumla özenle bezenle kaldırıyorum kanadı çentilmiş, iki gündür helak düşmüş minik arkadaşı. Çıkıyorum kapının önüne, açıyorum avucumu, anında kanatlanıyor bizimki, bir iki sendeledikten sonra tam hız uçup gidiyor.
Bense, olayı kayıtsızca seyretmiş teyzelerin
- Aaaa bunlar zaten tek bir gün yaşar
diye bilmişlik taslayıp, çabamın beyhude olduğunu ifade eden nidalarına dışımdan
- Hikaye o, hikaye!
diyip, içimden “Konkene gideceğinize biraz neşınıl, diskoveri neyin izleseydiniz, bazı türlerin bir yılı rahat devirdiğini bilirdiniz”, diyerek evimin yolunu tutuyorum.
1 yorum:
Evettt, bu daha güzel. Hatta en güzeli! Niden mi? Bilmem. Belki kelebekleri daha çok sevdiğimden:) Yok içli dışlı konuşma diyalogları daha bir anlam katmış. Yerinde yanıtlarla. İyi olmuş, eline sağlık.
Dayı.
Yorum Gönder