Oradan şuradan, hayattan memattan yazılar: gündelik, eşelenmelik, zaman zaman da hart hart kaşınmalık...
20 Haziran 2012 Çarşamba
ruh ikizi
ruh ikizi tadındaki nane hiç var oldu mu, belli değil ya, ama gelin, bu aralar aşk ve türevlerine takmış bendenize accık daha katlanın bu meyanda.
neyin nesi de cümle alem bundan bahsediyor da kimse bulamıyor diye kafa yorarken, hazreti gugıl'a sordum. maalesef türkce veriler pek bir yere götürmedi, viki bile işi spritüalizmle sınırlı bırakmış, oysa ki ben daha çok mitolojik boyutunu merak ediyordum (bilenler bilir, pek düşkünümdür mitolojiye). nitekim alaman viki ruh ikizi mevzusunda "küre insan" diye çevirebileceğimiz bir varlıktan söz eder. platon symposion'da bahseder bu küre insanlardan. bu mitosa göre insalar aslında iki ya da üç yüze, dört ayak, dört ele sahip varlıklarmış. tamamen eril özelliklere sahip olanlar güneşden, dişil olanları dünyadan, hem dişil hem de eril, yani androjen olanları da aydan geliyormuş. yalnız öylesine güçlü hareket edebiliyormuşlar ki, kendilerini tabii ki hemen tanrılar katında görmeye başlamışlar ve hızla tanrılar katına tırmanışa geçerek savaşmak üzere yola koyulmuşlar, tabii ki zeus'un elleri armut toplamıyordur, tanrılar konseyiyle fikir teyattisinde bulunmuş. tanrılar insan kulundan gelen adakları gayet faydalı bulduğundan ve kendisinden genelde memnun olduğu için yok etmek istememiş ve gelin şunları zayıflatalım demişler. ama bunu bilmem ne doktorunun diyetiyle ya da liposuction yöntemiyle değil, direkt fifti fifti bölmek suretiyle yapmışlar. tabii yarıya bölünün insancıklar dayananmamıs yarım ekmek köfte hallerine, sarılıp kalmışlar birbirine. kimisi de karalar bağlayıp ölmeye başlamış. zaten bölme görevini ifa eden apollon amcam da dingilliginden midir nedir, kalmış pipileri kukuları arkaya koymuş. ikiye ayırdığı bedenleri de göbek deliğinden bağlayıp kapatmış. yani göbek deliğimiz aslında bu hadisenin imaresiymiş! anlayacağınız apolloncuk bize tatlı bir hatıra bırakmış. pek düşünceli olduğundan değil tabii, safi hinliğinden. neyse, tanrılar da bakmışlar sapır sapır dökülüyor kulları, adaklar azalacak korkusuyla bir çözüm bulalım demişler: bari cinsel uzuvlarını öne yerleştirelim de cinsel münasebette bulunarak "bir olma halini" hiç olmazsa kısa süreliğine gidersinler diye lutfedilmiş zat-ı şahanelerince. tabii şimdi güneşten mi, aydan mı, dünyadan mı geldiniz, ona göre de homo ya da hetero ruh ikizimizi yana yakıla aramaya devam ediyoruz bu mitosa bakarsak. tevekkeli aya oldum olası hayranımdır ve hemcinsim ilgimi çekmez, sebebini anladım bu vesileyle. peki bu mitolojik hadise ruh ikizimizi bulmaya ne kadar yardımcı olacak diye hayıflananlara teessüf ederim hemencecik! ben sizin onlayn fingirik siteniz miyim ayol! kaldırın totolarınızı (nasılsa diğer uzuvlar doğru tarafta sayılır), bir zahmet evden çıkıp, ya da bir fingirik sitesine girip kendiniz arayın. ne de olsa, üç buçuk milyar yarım ekmek köfteyi tamlamak benim ne haddime?! ama platon'un dahi kafa yorduğu bir mevzu olduğuna göre öyle çok da es geçilmemesi gerekiyor. bir doğruluk payı olsa gerek "küre insanları"nda. dört el, dört bacak, dört kulak ... iki yüzü olan bu yusyuvarlak insanlar güçlü ve mesuttular bir aradayken. pek tamam, şimdi biçare diğer yarımızı arıyoruz, hatta birilerini de bulmayı beceriyoruz. gelin görün ki, bulduğumuzda da rahat edemiyoruz. yetmiyor o bulduğumuz kişi, hep bir seyleri eksik kalıyor. burnu eğri olsun, memeleri üç numara büyük olsun, yaptığım zevzek espirilerime gülsün, beni koşulsuz sevsin de vır vır vır ... mutsuz olmak için sanki binlerce bahane üretiyoruz. ve başta, hah ruh eşimi, ikizimi, hödö dödömü buldum diye sevinen insan evladı, bir de bakmış ki, çoktan yalnızlığa yeniden yelken açmış. eee ne anladık şimdi bu ruh öte berisinden?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder