29 Haziran 2012 Cuma

müdahil

sevgili okuyucum, sen de benim gibi dünyanın dengesine çomak sokanlardan mısın? öylesin belli ki; olmasan amaaaan bu ne yahu der, bu yazıyı okumaya devam etmezdin her akıllı insan evladı gibi. ama baksana şu gözlere, fıldır fıldır! maşallah, sen misin çomak sokmayan der gibi bakıyorlar! bayılıyoruz bu işi yapmaya. alışmışız kendi evrenimizin tanrısı olmaya, hababam müdahale etmek zorundayız. ya da en azından mecbur hissediyoruz. bugün çok mü sıcak, hemen yağmur yağdırmalıyız, aman ha buğdaylarımız kuruyuverir. iş yerinde istediğiniz rapor hemen gelmiyor mu, hemen kendiniz hazırlıyorsunuz. eşiniz çöpü mü çıkarmadı. hooop çıkarıyorsunuz homurdana homurdana.
bir de bakmışız ki, gece yatağa mışıldamaya bile gidemeden kanepede uyuya kalmışız yorgunluktan. hele ki yıllarca bu ritmle devam edip tanrı gibi her yere yetişip, kullarımızın yüzüne gözüne bulaştırdığı her naneyi düzeltip, onların üzerinden yükü aldığımızda, ya da her beğenmediğimiz şeyi değiştirmeye çabaladıkça işler nedense iyicene sarp sarıyor. ya da başka bir deyişle, bok yemekle kalıyoruz. bazen olayların gidişatına ne kadar çabalarsak çabalayalım, müdahale edemediğimiz oluyor. olsun! ne zararı var? her şey zaten biz istediğimiz şekilde gelişseydi, amma da berbat bir yaşam sürerdik. düşünsenize, hayallerimiz, kavuşmak istediğimiz hedeflerimiz kalır mıydı bu durumda?
tamam, şimdi cümle alem kaderci olalım demiyorum. oh, yan geleyim yatayım da dünyanın dengesine çomak sokmayayım demeyin hemen. sadece bunun bir orta yolunu bulun diyorum. biz müdahale etmezsek dünya yıkılacak diye bir mevzu yok nasılsa. üstelik, ne kadar müdahale edersek de edelim, zorla güzellik olmuyor işte bazen. 
güzel güzel diyorum da terzi bakalım kendi söküğünü dikebiliyor mu! kalkmış size bir güzel ahkam kesiyorum da, ben ne yapıyorum? kendi minik evrenimin ağzına ediyorum yıllardır. yok yok, ben bugün biraz daha minik adımlar atmaya başlayacağıma söz veriyorum. mesela bu yazımı okuması için bugün kimseyi tehdit etmeyeceğim, rüşvet teklif etmeyeceğim. okursanız okuyun ayol, ben yazdım ya. okuyan olursa da sevindirik bir suratla gezeceğim.

Hiç yorum yok: