20 Aralık 2006 Çarşamba

pazar manzaraları

Pazar günü meydanda gösteri var. Bense uzaktan geçiyorum, bakıyorum ama bir türlü seçemiyorum göstericileri. Ancak sarılı kırmızılı bayraklar ilişiyor gözüme.

Polis barikatının hemen ardında dikilen bir polise soruyorum "Kim gösteri yapıyor?". Bir an düşünüyor, sonra pazar mahmurluğuyla cevap veriyor: "Bilmem".

Dönüşte başka bir sokağından geçiyorum meydana çıkan.
İki polis görüyorum pek "ben bilirim" pozlarında dikilmiş muhabbet ediyorlar. "Kim bu gösteri yapanlar" diye hemen soruyorum. Hiç düşünmeden berikinden cevap geliyor

- Şerefsizler
- Peki kim bu şerefsizler?
- Şerefsiz işte!
- Bilmiyorsunuz değil mi kim olduklarını?
- Biz onlara kısaca şerefsiz diyoruz

Polisimizin bu detaylı bilgisi beni derinden etkiliyor.
Asayiş kesinlikle yaptığı işin bilincinde olan ellere emanet.
Fakat diğer yandan beni de tek boş günümde dikseler sokağa, ben de dikilme sebebime böyle sıcak duygular beslerdim sanırım, ama "Bilmiyorum" diye cevap verir miydim?
İşte onu gerçekten bilmiyorummmm.


*******************************

Aynı sokaktan devam ediyorum, bir ayakkabı dükkanının önünden geçiyorum. Aniden bir "zoooorrrrrt" sesiyle irkiliyorum. Yok yahu, olabilir mi? Niye olmasın!
Biraz uzaklaşınca dönüp bakıyorum, sakallı yaşlıca ayakkabıcı amca dükkan önündeki tezgaha dizmiş olduğu pabuçların tozunu almaya devam ediyor, hiç bir şey olmamış gibi.

Yaşından başından utan be amca, böyle de laf atma olur mu?
Ama ne yalan diyeyim, çok yaratıcı bir laf atmaydı!

Hiç yorum yok: