18 Ağustos 2007 Cumartesi

ölümüne buzdansı

henüz çok ufaktım, yüzgeçlerim güçlüydü, deniz koca bir gökyüzüydü ve benim kanatlarım devasaydı: düşlerim vardı, deryaları aşarım sanmıştım.

atılgandım, meraklıydım, ufacık gövdeme sığmayan bir yüreğim vardı, arkadaşlarımı da heyecanlandırıp yanıma katmış, yabancı suları arşınlamıştım ki bir anda, nasıl olduğunu anlamyamdığım bir şekilde, alışkın olduğum dünyanın çok uzağında, soluk alamaz bir şekilde buluvermiştim kendimi.

her yanım soğumuştu ve her yer beyazdı, kıpırdayamıyordum artık. boylu boyunca bu soğuk, beyaz, bu nefes aldırmaz mekanın kölesiydim. nereye varacaktım, ne olacaktım, hiç bir fikrim yoktu.

karşımda ise, fotoğraf makinasına asılmış, meraklı meraklı sanat fotoğrafları çektiğini sanan bir tipleme vardı...

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Harika, harikaa:)
Benim yürekli yeğenim, balıklar hala duruyorsa akşama sendeyim:))

Adsız dedi ki...

aahh aaaahhhh Zibicim hangimiz farkli...cok derinlerden vurmussun...Ori de yemekten bahsediyo ;)