27 Mart 2007 Salı

etme eyleme bülbül!

Okulun bahçesinde çamların arasına saklanmış hergele, ne zaman cam açık kalsa başlıyor en tatlı nağmelerini ezberden öttürmeye. Hani resmen "Vah zavallı insanoğlu, ben en güzel şarkılarımı kamuoyuna sunarken, sen kim oluyorsun da ey fani, işe güce dalıyorsun! Bırak her şeyi, benim tatlı sesime koş!" diyor, ben de, boynum kıldan ince, cam kenarı en güzel yeri kapıyorum.
Neyse ki benim gibi deli yok okulda, loca tamamen bana ait, sus pus oluyor dinliyorum keratayı. O da kimbilir hangi güzele anlatıyor derdini de bize şarkı gibi geliyor...

Sonra aklıma çok değil, bir kaç yıl öncesi geliyor, halen Yeşilköy'de oturduğum seneler. Şu an ötenin akrabasını dinleyeceğim diye, gecenin bir vakti kalkıp geçiyordum kar kış demeden balkona... Ama o da hakkını veriyordu, gün ağırana değin veryansın ediyordu en derinden!

Diyorum ben size, var bir manyaklık ezelden, ben sonra sapıtanlardan değilim...

Yazı da yazı diye ağlaşıyordunuz, buyrun size yazı ama foto yok, baştan diyeyim de mızıklanmayın! Bırakın fotoğrafını çekmek, onca ağacın arasından görmek bile nasip olmadı ufaklığı!

2 yorum:

Sem dedi ki...

Heyyyy o kadar işinin, gücünün, dersinin arasında bizi kırmamışsın döktürmüşsün gene bülbüller gibi:)) Saolasın Zibi. Yazın o kadar güzel çağrışımlar yaptı ki resim bile sormak aklıma gelmicekti ama sen dedin diye diyorum resim olsaydı daha süper olacaktı:))

Yazının yaptığı çağrışımlardan biri bizim çocukların çok güzel çalıp söylediği 'Bülbülüm altın kafeste' türküsü. Bu türküyü çok severim ama bülbülün kafeste olma düşüncesi beni hep rahatsız etmiştir. Neyse ki sana bugün müzik şöleni veren bülbül kafesli değilmiş.

Tekrar tşkler yazın için.

Adsız dedi ki...

bir saray yaptım,
hüznün kristallerinden,
içinde ben mahzun,
sen ise kuşbakışı bakmalardaydın!

bir zindan yaptım,
derinliği sığ vicdanlardan,
içinde tek mahpus; ben,
o zindanda yatmalardaydım! ! !

ömürden bir resim çizdim,
içinde gül,
bir de bülbül,
gül açtıkça yaprak yaprak,
ömür bitmekte.

baykuş,
gül dalına konmuş,
hoyrat hoyrat ötmekte! !
ömür silindikçe aynadan
gül intizar etmekte!

bülbül yad olmuş,
nağmesi feryad olmuş
kızıl bir öfke / çekilen çile
ve gülden akan,
iki damla kan!

resim;
solmuş çehreler,
görünmez olmuş,
hem bülbül,
hem de gül!

sahnede;
o bildik trajedi
başrolde baykuş,
tükenen bir ömrü,
didiklemekte! ! ! !