Okulda fotokopi çektiriyorum, hizmetliye diyorum ki: bak onu yazmıyorum bir yere, özel bu, parasını da bırakıyorum işte buraya. Tamam diyor hizmetli abi, gidiyorum.
İki gün sonra, bu sefer ders için fotokopiye gitmiştim, başka bir hizmetli açıyor ağzını, yumuyor gözünü. Sen çektirdiğin fotokopileri hep yanlış yere yazıyorsun, doğru yaz bu sefer!
Haydaaa, kalakalıyorum, ne fotokopisi? Ne zaman?
Ee serde yaşlılık var, anımsayamıyor insan hop diye...
"İşte bak!" diye açıyor defteri binbir sinirle, bu senin değil mi?
Normalde ders için çekilen fotokopiler bir deftere kayıt edilir, her bölümün de kendi defteri vardır. Bakıyorum, ne defter bizim defter, ne de oradaki yazı bana ait!
"Bu benim yazı değil, bilemem, belki başkasıdır." diyecek oluyorum, hizmetli heybetleniyor, gövdesi büyüdükçe büyüyor, ben büzüldükçe büzülüyorum. Suç üstü yakalanmış küçük bir velede dönüşüyorum.
"Bu kadar sayfa fotokopi çektirmişin, parasını da vermişsin."
Bende jeton düşüyor.
"Haaa, ee ama onu ben yazmadım ki!"
"Yazmışsın işte!"
Bu sefer benim de tepem atmaya başlıyor, bölümün defterini açıp gösteriyorum el yazımı, "Karşılaştır bunları bakalım, benziyor mu yazılar, ben yazmadım, herhalde fotokopiyi çeken yazdı."
"Ben anlamam, yazmışsın işte!"
Evet evet ben de aynen sizin düşündüğünüz gibi yapıyorum. İçimden, hay senin ecdadın balık tutmaya giderken kutup ayısına yakalansın, emi! diye sövüyor, dışımdan ise derin bir sessizliğie gömülüp çıkıyorum fotokopi odasından...
Tamam tamam, anladım, çok yüz vermişsin sen bunlara, tepene çıkmışlar diye kızdığınızı duyar gibi oluyorum.
İnsan deyip güler yüz göstermeyeceğim artık valla, alacağım elime kırbacı, höt höt diyerek yanlarından geçeceğim. Söz!
7 yorum:
Demekki bu hizmetli kardeslerimiz birgün bir 'fotokopi kartı' yada 'sifre'sine dönüseceklerinin bilincine varamamislar. Yıllarca fotokopi kullandigim kuruluslarda hizmetli denen birsey gormemis olan ben, bunlardan birinin bu sekil davranislarina maruz kalmamisimdir. Gurultu ve hava kirliligi yapmamasi icin bir odaya kapatilan fotokopiyi kart yada sifremle acip, hesabimi istedigim gibi kullanarak fotokopilerimi yapmisimdir.
Ben o hizmetlilerin yerinde olsam, Zibi geldiginde onu cam kenarı manzarali bir yere oturtur, fotokopilerini kendim yapar, kendisine portakal suyu, bira ve kuruyemis ikram ederdim.
Yazılarındaki güzel resimlere alısmis ben, resimsiz bu yaziyi yadirgadim be Zibi. Umarim iyi bir aciklamasi vardir.)
Yazmayi unutmusum biraz once; kirbac, höt höt falan filan, nedir bunlar Zibi pek anlam veremedim!!
Sem iyi yere parmak bastin bende merak ediyom hakikaten nedir onlar kuzum ;))
Hem baliga giderken kutup ayisini gormek nasil oluyor...ne oluyor....!? ;)
hatırlıyorum da; bir kurumda işe başladığım yıl emekliliği gelen bir hizmetli bir iki kez çömez olduğumdan olsa gerek bana ters davranmıştı. baktım tatlı dille olmuyor, hala aynı davranışlar içinde, ehh deyip bir odaya kapatmıştım kendisini. sonrasında hep saygılıydı!
bahtsız deveyi çölde kutup ayısı selamlarmış şeklinde bir atasözümüz var, desem. yeterli olur mu?
Kuslar bugun tekrar fotokopi odasına gittigini soyledi Zibi. Nasıl gecti?:)
Yorum Gönder