15 Mayıs 2007 Salı

angara yolun daşlı, yar amma da nazlı...

Başkent'ten döndüm döneli şöyle ağız tadıyla blogumla halvet olamadım; iş güç yoğunluğuna geri döndüm derken, bir de ruh halleri engel oldu (evet evet, bakırköy'den yazıyorum artık!).
halbuki size nazlı yarin kentini biraz kendi göz çapağımın açısından tanıtma sevdası güdüyordum.
Geç olsun güç olmasın demiş atalarımız. Kendilerini utandırmayıp bu sözlerinin manasını tadına vara vara kullanıyorum.

Gelelim Angara üzerine kendimle hasbihâllerime (Bakırköy'deyim ya, normaldir!):
Varışımın ilk gün akşam üzerinde sevdiceğimin bürosuna uğradım, bir de ne bakam, biz sevgilimle yuva kuramadan, saksağanın teki penceresine yuva yapmasın mı? Kıskandım tabii! Neyse yukarıdaki analı babalı büyütsün minik saksağan bebelerini. Nemenem bir kuş bu saksağan derseniz, ahanda kenara koydum zat-ı şahaneyi. Kendisi karga familyasının estetik ameliyatı yaptırmış türüdür. Bir de sesine bir güzellik yapsa tam olacakmış, ama maalesef hala çak çak diye bağırır (Kıskandım ya, ille de kötü laf edeceğim!).

Ardından maça gittik. Neden bilmiyorum, sevgilimin beni bilumum maça götürme sevdası var: yok kendi oynadığı futbol maçı, yok basket.... Hadi basketi severim, katlandım (Yahu adamlar boşuna mı televizyondan veriyor? Top nerede diye boyna aranmana, bu hakem şimdi niye faul verdi diye düşünmene, yahu bu önümdeki dingil şimdi niye sandalyenin tepesine çıktı da görüşümü kapattı diye homurdanmana gerek yok! Hem naklen yayından da para kazansın zavallıcıklar accık!
Kem küm, sonradan öğrendim ki, önemsiz maçlar naklen gösterilmiyormuş, cahilim cahillll!!!)


Dönüşte gözüme ilişen ve yanlış anımsamıyorsam bir müzik mağazasının çiti olan bu gitarları okuyucuma iletme misyonuyla hemen makineme saldırdım. Bir iki nota tımgırdatmayı denedim, ama akordu yapılmamıştı.

Ve otobüse binince dumura uğradım. Gökçek Amcam hiç bir masraftan kaçınmayarak otobüslere TV koydurtmuş! Vay be, başkent çalışıyor!
Ama bizim Topbaş Amca Güler'cikden korkusuna koydurtamaz otobüslere böyle bir şey. Ama akıl edebilse başta Güler Paşa koydurturdu bunları: bir daha yolları kapadığında halkın sesi çıkar mıydı!?
Mahsur kaldıkları otobüslerde uslu uslu çekirdek çitleyip TV seyrederlerdi saatlerce ...

Sansür niye diye soracak olursanız, fotosu çekilenler rica etti. "Zibi senin blog çok meşhur, yüzümüz eskimesin!", ya da "Melih, onu protesto ediyoruz sanacak, hemen tanımasın!" gibisinden itirazları oldu. Ben de kıramadım tabii.

Ama asıl bomba, tabii akşam eğlencesine nereye gidelim diye düşününce çıktı karşımıza. Bayan içkisi nedir ve neden fiyatı yok diye boşuna kafa yormayın, ben hemen açıklamasını yapayım. Nuri Alço ayarı yapacaksanız, çaktırmadan bayan içkisi ısmarlıyorsunuz yanınınzdaki bayana. Ee tabii böyle bir içkinin de fiyatı 'uçuk' olacağından, dikkat çekmesin diye yazmıyorlar!

Her şey iyi tamam da, şu başkentlinin eşek sevdasını ben anlayamadım. Üstelik köpek gibi apartmanın önüne bağlamışlar, melul melul bakıyor hayvancık. Yani buna ben bile bir açıklama getiremedim ya, helal olsun bu eşşek sahibi Angaralı'ya!
Ama düşündüm de, yoksa yoksa, Çankaya'ya çıkamadı, bari evin önünde otlasın da teselli olsun diye midir?
(Haa bu arada, eşeği bulduğum semt gerçekten de Çankaya ve köşke çok yakın!)

12 yorum:

Sem dedi ki...

Bölüm I:

Zibicim, gerçekten merakla bekliyordum Ankara izlenimlerini onun için çok sevindiğimi belirtmeliyim öncelikle. Bende yılbaşından önce Ankara'ya gittiğim için çok iyi biliyorum; Ankara'nın yolları taş değil asfalttan. Güzel başkentimiz hakkında insanların yanlış bilgilendirme ihtimaline içim razı gelmedi, onun icin hemen belriteyim dedim:)) Gene başlıkla ilgili 'yar amma da nazlı' demişsin, yazıyı sonuna kadar okumama rağmen bununla ilgili bir açıklama göremediğim için merak içinde kaldım biraz:))

TV'de yayınlanan programi göreyim die otobüz resmini açtığımda, TV'nin hemen altında oturan iki hatunun discman paylaştığını görünce resmen koptum. Programın ne olduğunu anlıyamadım ama anlasam da önemli değil artık diye düşündüm. Gözlerinin bantlı olması ise bence esrarengiz bir hava vermiş. Hoşuma gitti dogrusu:)

Daha yazacağım çok şey var güzel yazın için ama onları sonraya saklıyorum. Şimdilik hoşcakal.:P

(Devam edecek....)

Adsız dedi ki...

cok ilginc goruntuler yakalamissin Zibicim, cok hosuma gitti, benim Turkiye fotografcim olur musun lutfem, cunkuuuummmmm artiiiikiiiin FINE ART okuyacaaam, Middlesex Universitesi bana yer verdi bugun :)

Sem dedi ki...

Bölüm II:

Zibi sen bu posteri eve getirip evdemi cektin resmi? Neden adres yerine sansür koydunki belki gidip görmek isteriz. Başkent olmasının etkisimidir bilinmez ama bunun en sansürlü yazın olduğu bir gerçek. Bu arada eksi sözlükten baktım bayan içkisinin anlamına, kız içkisi ile karıştırılmamalıdır diyor!

(Devam edecek....)

Adsız dedi ki...

hahahahahah super yav, kiz ickisi cikti birde simdi :)) yav nedir bunlar ben cok cahil kaldim yardim...yardimmmm :))

Adsız dedi ki...

e peki ekonomik eglencesi nasildi bari? eglenebildiniz mi? bir suru sansur var ama gene de soruyom :)

Adsız dedi ki...

pica pica nin yuvasinin icini merak ettim dogrusu, mutlaka bir dahaki sefere isterim ic dekor fotografini :) hahahah bi bakiyon biride Zibi yi cekermis bu arada cambazlik yaparken :))

Sem dedi ki...

Banus daha once eksi sozlukten alıntı yapmak istememistim ama madem sordun bende aynen aktarıyorum:)

her konsta müşterinin yanına oturan konsomatrise ısmarlanan içki.. bazı yerlerde bôl denir. mekana ve bayanın isteğine göre çeşitli yelpazede sunulabilir: meyve kokteyli 20 milyon - 15 dakika, viski kola 40 milyon - 45 dakika.. anlam olarak kesinlikle kız içkisi ya da karı içkisiyle karıştırılmamalıdır.

Adsız dedi ki...

tesekkur ederim Sem cim enteresan bir konu, bunun hakkinda dusunup geri donecem ;)

Ori dedi ki...

Ben bu yazıya bir yorum yapıcam da Banu'nun geri dönüşünü bekliyorum! Düşünüp geri gelicem demiş, hani sıra onun ayıp olmasın diye üç gündür bekliyorum:)))

Ori dedi ki...

Zibi, bu en son fotodaki arkadaş ne kadar besili öyle heykel falan olmasın:))

Sem dedi ki...

Bölüm III:

Küresel ısınmaya karşı hepimizin alabileceği bir sürü ufak tefek önlem var. Sende zaman zaman bununla ilgili mailler yağdırırsın. Bunlardan biride araba yerine bisiklet yada tabanlarımızı kullanmaktır. İngiltere'de ki İşçi Partisinin eski başkan yardımcısı John Prescott parlamentoya bisikletiyle gidip gelerek bunun mükemmel bir örneği olmuştur. Ankara'dakilerde bu plastik hayvancığı kullanıyor olamazlarmı yane:)))

Tam yazıyı yollayacaktım aklıma geldi yazmadan edemiyeceğim, Mr Prescott ülkede gezi yaparken kendisine yumurta atan adamın yüzüne yumruk atmış günlerce basını oyalamıştı:)))

(Devam edecek...)

Sem dedi ki...

Bölüm IV:

Zibi, saksagan deyince aklıma neden hep 'dam üstünde saksagan vur beline kazmayı'lafı gelir? Yazık beahh; resmine bakılırsa güzel bir kuş kendisi. Neden bu şekilde zalim bir deyiş çıkmış hakkında diye meraklandım şimdi!!

(Son)