Dün akşam Sem ile bir jazz konserine gittik Enginar'da. Benim okuldan arkadaşın arkadaşlarıydı çalan.
Maksat adamlara dinleyici görünmek. Ne de olsa tii Alamanya'lardan kalkıp gelmiş adamlar, boş sandalyelere çalmasınlar. Ve sanırım benim arkadaş toplamasaydı dost çevresini, adamlar hakikaten sandalye ve masa ekibini hoş eyleyecekti sedalarıyla.
Ara verdiklerinde hep birlikte oturuldu ve sohbet edildi. Yahu iyi bir jazz dinleyicisiyimdir ama bir tek isim gelmiyor aklıma ki ben de ahkam keseyim. Piyanistleri de esir aldı mı beni! Cır cır, anlatıyor da anlatıyor (Sem bana asıldığını iddia ediyor!).
Neyseki yeniden çalmaya başladılar da kurtuldum.
Tam programı bitirecekler, bir bastırdık "Bis yapın!" diye, üç parça daha çalmak zorunda kaldılar.
Programları sonunda bitti, tam vedalaşıyoruz adamlarla, yaptım yapacağımı:
- Müziğiniz çok iyidi, ama bir şey eksikti.
- Nedir? diye ısrar edince, ağzımdan şu talihsiz cümle dökülüverdi:
- Biraz asansör müziği gibiydi!
Bana asıldığı iddia edilen piyanist de cevap verdi:
- Evet, sanırım senin eve gitme vaktin gelmiş!
Yaa, var mı öyle asılmak?! Al sana işte!
Her ne kadar Sem yol boyunca "Eee madem asansör müziği idi, ne diye üç parça daha bis yaptırdın adamlara?" diyerek dalga geçtiyse de bilmiyor. Benim yazacak malzemeye ihtiyacım var, bütün derdim bu! (Eheh, gak guk, yemediniz değil mi?!)
Yanda da Sem grubun saksofoncusu ve beyni Thomas ile gözükmekte.. Yani bilemiyorum, kim kime asılmış?
14 yorum:
Enginar ha! İyi de komşu blogcu Ori'yi niye çağırmadınız? Yoksa o Müjdear'a mı gitti?
Yarasın yarasın, hafta sonu Salacak ve iç çamaşırı defilesi gezmeleri, şimdide ve müzikli eğlenceler:))Yakışıklı bi piyanist ve de saksafoncu... valla kim olsa asılır:)) Okurum beni de orada görmek istemiş ama ne diyelim kısmetse bi başka zaman:))
Sayın Zibi ve Sem! Şu arkadaşınız Ori'yi de götürmediğiniz için sizlere teessüflerimi iletirim. Lütfen bir daha ki sefere onu da götürün. Adam sabaha kadar seyir defteri mi nedir bir sayfasıyı zorla bana okutmaya çalıştı. deli mi ne? Alın şunu başımdan aaa. Parası neyse ben vereceğim.
Bende teessüflerimi iletirim. Tüm gece bir defter seyrettirilmek zorunda bırakılan nazlı kızım eve geldi, daha yakınması bitmedi. Bida olmasın canım ,benim ne kavgam bitti ne sevdam, daha yapacak çok şeyim var, vaktim yok yakınma dinlemeye, aaaaaaaaaa soldan soldan geliolarrrr
Aysel Gürel hanım buraya yazmaya vakit bulmanıza sevindim. Benim bloguma da beklerim:))
Zibicim, muzisyenlerin asansör müziği için maazeretleri vardı. Ara verdiklerinde, özür dilercesine davulları olmadığını, müziklerinin de bu yüzden biraz hafif kaçtığını açıklamışlardı. Sen piyaniste esir düştüğün için duyamadın galiba:))
Bu arada 'hava alanı müziği' diye bildiğim şeye türkçede asansör müziği dendiğini öğrenmiş bulundum, bunun için de sağolasın. Aysel Gürel'li yazında buluşmak üzere hoçcakal.
oh oh valla yok olduk etraf artist muzisyen kayniyo...:)) super super :)) su asansor muzigini de merak ettim :) kesin amerikadan gelmistir bize bu terim...Bu arada Fred in caldigi muzigide asansore sokmuslardi degil mi... :))
Ayıp lan öyle denir mi sen de amma sallıyon bazen haaa!!
Pinarcim kime lan diyon sen guzelim? :))
fotolari gorme firsatim oldugu icin mutluyum, Saksafon calan arkadas Semcigimi cok sevmis gorunuyor :) eeee guzeli kim sevmez ki.... piyanist abinin de gozu resmi cekende valla ...o da Zibi mi acep? :))
Zibiye diyorum kime diycem anlaşılmıyor mu yoksa? :)
Sen kime güzelim diyon lan :P
heheheheheheh yazdim bir kenara ;)
guzel degilmisin zaten ogrendik :))
heheheheheheh yazdim bir kenara ;)
guzel degilmisin zaten ogrendik :))
açıkçası şişko bir maymun gibiyim
Yorum Gönder